Birden aklıma geldi yazayım dedim. Fakat neden 7? Neden 5 değil,10 değil de 7? Bende bir anlam veremedim. Neyse. Başlayalım;
Saatleri çok severim ama takmam pek. Aynı şekilde bileklikleri de çok severim ama sadece 2 bilekliğim var. ( Burda size sinyal gönderiyor olabilirim,evet.)
Sardığım bir kitabı defalarca okur,çok beğendiğim bir şarkıyı günlerce dinler,bende yer eden filmleriyse moralim bozuldukça açar izlerim. Evet,hiç sıkılmadan hem de.
Hayal kurmayı kim sevmez ki? Haliyle ben de seviyorum. Ama abartıyorum galiba. Çünkü hayal dünyama öyle bir dalıyorum ki. Gerçeğe adapte olmakta bir hayli güçlük çekiyorum.
Kırmızıya bayılırım. Küçüklüğümden kalma kırmızı bi eteğim var hatta. Halen dolabımda.
Bronzlaşmaktan hiç hoşlanmam. Çünkü benim için bronzlaşmak demek yanıp kıpkırmızı olmak demek. Ne yazık ki.
Bazen denizin kokusunu ve martıları öyle özlüyorum ki. Buraları bırakıp gidesim geliyor. ( Bi dakika,bu hakkımda olan birşey sayılmaz aslında?)
Hangi çiçeği sevdiğimi halen bulamadım. Şu dünyaya geleli 19,5 yıl oldu ama. Birgün bulacağım eminim. Papatyaları herkes seviyor. Ben de seviyorum ama herkes sevdiği için pek sevemiyorum ( Cümlelerime gülmeyin,saat gecenin 1i. ) Orkideyi de tüm kadınlar seviyor. Ama çok pahalı. Böyle her zaman alınacak bir çiçek değil. Bir tane olsun bakarım ben ona ömür boyu. Gül çok klasik. 'Gülüm' diye hitap etmesini çok seviyorum ama konu çiçeğe gelince. ı-ıh. Fotoğraflardan baktığım kadarıyla ortanca çok güzel bir çiçeğe benziyor. Ama elimde tutmadan birşey diyemeyeceğim. İnsanın hangi çiçeği sevdiğini bilememesi cidden zormuş. Keşke sadece böyle meselelere kafa yorsam.
-Ahh bu arada itiraf edin papatya resmini görünce en sevdiğim çiçeğin papatya olduğunu düşündünüz değil mi?-

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder